Haber – İzlenim / Sürur Öztürk
Bir dönem ateist / dinsiz olarak yaşamış, dinlediği bir uzun havadan etkilenip değişmiş, camide secdeye kapanıp ağlamış, 1960’larda “Sosyalist Kültür Derneği”nin kuruluşuna katılmış ve hâlâ ‘Solcu / Sosyalist’ olarak bilinen, 96 yaşındaki Prof. Dr. Cahit Tanyol, ‘milliyetçi’ bir şehir olarak bilinen Yozgat için bana şunları söyledi:
“Yozgat benim ilk göz ağrım. Yozgat’ta gördüğüm sıcaklığı ömrüm boyunca başka bir şehirde görmedim. Yozgat’ı, doğduğum şehir kadar sevdim. İnsanını sevdim. Çok kucaklayıcı insanlardı.”
‘Bir konferans için Yozgat’a davet edilseniz gider misiniz?’ diye sordum, “Tabii” diye karşılık verdi.
Yozgat’ın solcuları, ‘sağcılık’ oyunu oynamaktan fırsat bulup da ilgilenirler mi bilmem; ancak hayatının hiçbir döneminde kendisini ‘solcu’ olarak tanımlamamış Yozgatlı bir adam olarak ben, Cahit Tanyol’da ilgiye değer çok şey gördüm.
O zaten yoktu…
96 yaşındaki Sosyoloji Profesörü Cahit Tanyol, Gaziantep Nizip doğumlu. 1935’te Gazi Terbiye Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 1936 yılı Ekim ayında Yozgat’ta 2 yıl öğretmenlik yapmış. Fakat, “İlk göz ağrım” dediği Yozgat’ta görev yaptığı bu kısa süre, onda çok derin izler bırakmış.
Kendisine Yozgat’a dair kanaatlerini sordum, “Yozgat’ta gördüğüm sıcaklığı ömrüm boyunca başka bir şehirde görmedim” dedi. Yozgat’a olan sevgisini, “Doğduğum şehir kadar sevdim” diyerek ifade etti. ‘Neden bu kadar sevdiniz?’ diye sordum, “İnsanını sevdim. Çok kucaklayıcı insanlardı” dedi.
2007’de yayınlanan “O zaten yoktu” isimli romanında mekânın Yozgat olduğunu, bazı roman kahramanlarının Yozgat’ta yaşamış gerçek kişiler olduğunu söyledi. Aklına ilk gelen isim de “Vehbi Bey” oldu. “Yozgat’ı çok sevdiğim için romanda Yozgat’ı seçtim” dedi. Okumamıştım. Çok merak ettim. İlk fırsatta okuyacağım.
“Yozgat Lisesi hâlâ duruyor mu?” diye sordu, ‘duruyor hocam’ dedim. “Boztepelerden kalan var mı?” diye sordu, ‘bilmiyorum’ diye karşılık verdim. ‘Neden Boztepeleri sordunuz?’ sualime, “Ahbabımızdı onlar” diye karşılık verdi. Nazif Çapan ismi, hafızasında kalan isimlerden… Bir de, “En sevdiğim” dediği ancak muhtemelen o akşamki yorgunluğu sebebiyle o an ismini hatırlayamadığı bir kişiyi andı. “Sonradan Şûra-yı Devlet Reisi oldu” diyerek hatırlamaya çalışsa da, ismi diline gelmedi…
“Bahri Usta Lokantası”ndan söz etti. “Caminin yakınındaydı. Bir sohbet ortamıydı orası” dedi. Şehre tayin edilen öğretmenlerin Yozgat’ın yerlileriyle bir araya geldiği mekânlardan birisi olduğunu söyledi. Halk Evi’nde Abdülhak Hamit’e dair bir konuşma yaptığını hatırladı…
Cahit Tanyol hoca ile 8 Mayıs Cumartesi günü, İstanbul’da Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde tanıştık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından “Yaşayanlara Saygı” programları serisinden birisi olarak düzenlenen “Yüz Yıllık Bir Çınar: Cahit Tanyol’a Saygı” toplantısında tabii olarak o da oradaydı. Kendisi hakkında hazırlanan belgeseli izledi, açık oturumda kendisi için söylenenleri dinledi. Programın sonunda da kısa bir değerlendirmede bulundu. Yazdığı son şiirini okudu. Şiirin teması ölümdü…
Bir dönem ateist / dinsiz olarak yaşamış. Fakat Diyarbakır’da yedek subayken dinlediği ‘Duman Duman Olmuş Karşıki Dağlar’ uzun havası onu kendine getirmiş. Camide secdeye kapandığında ağlamış. Bir yazısında, “Benim böylesine yoğun manevî bir dünyam vardı. Fakat daha sonra okula gittim. İşte devrimler benim bu hayalimi elimden aldı” diyor.
Cahit Tanyol, 1960’larda Cumhuriyet gazetesi kadrosundaki sol görüşlü kişilerle birlikte “Yön” dergisi çevresinde “Sosyalist Kültür Derneği”nin kuruluşuna katılmış.
İstanbul’daki toplantıda onun solculuğundan, sosyalistliğinden, Atatürkçülüğünden, Kemalistliğinden, laikliğinden bahsedildi.
Hürriyet gazetesi yazarı Doğan Hızlan, toplantıdan önce (4 Mayıs’ta) yayınlanan “Cahit Tanyol’a saygı toplantısı” başlıklı yazısında, “Cahit Tanyol ve onun kuşağına saygım ve sevgim büyüktür. Çünkü onlar cumhuriyet rejiminin inançlı birer temsilcisidirler” diye yazdı.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Koru ise, “Taha Kıvanç” mahlasıyla yazdığı ve programdan bir gün önce yayınlanan “Çağın tanığına tanıklıklar” başlıklı yazısında, Cahit Tanyol’a çok ağır eleştiriler yöneltti. Kendisini yakından tanıyan, birlikte çalışmış, yazdıklarını didik didik etmiş kişilerin, ‘Cahit Tanyol sosyoloji profesörüdür, ama sosyolojiden anlamaz, yazdıkları aşırmadır’ dediklerini hatırlattı.
Fehmi Koru, AK Parti hakkında kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, iddianamesinde delil olarak, Tanyol’un AK Parti aleyhine yazdıklarından iktibaslar yaptığını da hatırlattı.
Yazısında, “Solcu bilinir Cahit Tanyol, oysa 1963 yılında patlayan, kendisinin ilmî yetersizliği konulu tartışma sürerken, hemen her kılıkta çıkmıştı kamuoyu karşısına” ifadesini kullandı.
Taha Kıvanç, Radikal yazarı Hakkı Devrim’in yıllar önce Sabiha Deren imzasıyla Yeni İstanbul gazetesinde onun hakkında yazdığı bir yazıyı da hatırlattı: “Bu zat, şimdi de ‘Üniversiteliler’ imzasıyla beyannameler bastırıp kendisini tenkit edenleri topyekûn komünist zihniyetiyle suçlamaktan çekinmemiştir.”
Pek çok yönüyle tartışılan bir isim Cahit Tanyol. Ve bu Cahit Tanyol, 96 yaşında kendisine Yozgat’a dair kanaatlerini sorduğumda, “Yozgat benim ilk göz ağrım. Yozgat’ta gördüğüm sıcaklığı ömrüm boyunca başka bir şehirde görmedim. Yozgat’ı, doğduğum şehir kadar sevdim. İnsanını sevdim. Çok kucaklayıcı insanlardı” dedi.
‘Bir konferans için Yozgat’a davet edilseniz gider misiniz?’ diye sordum, “Tabii” diye karşılık verdi.
Yozgat’ın solcuları, ‘sağcılık’ oyunu oynamaktan fırsat bulup da ilgilenirler mi bilmem; ancak hayatının hiçbir döneminde kendisini ‘solcu’ olarak tanımlamamış Yozgatlı bir adam olarak ben, Cahit Tanyol’da ilgiye değer çok şey gördüm.
Bu konuya bir başka yazımda devam edeceğim…
(surur-ozturk@hotmail.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder